İçeriğe geç

Göze çayla pansuman yapmak doğru mu ?

Göze Çayla Pansuman Yapmak Doğru mu? – Bir Toplumun Gözünden “Doğallık” Algısı

Bir Araştırmacının Gözünden Gündelik Pratiklerin Sosyolojisi

Bir sosyolog olarak gündelik yaşamın sıradan eylemlerinde bile toplumsal yapının izlerini görmek mümkündür. Bir gün, bir arkadaşım “Gözüme toz kaçtı, hemen çayla pansuman yapayım,” dediğinde, aklıma ilk olarak tıbbi doğruluktan çok bu cümlenin sosyolojik anlamı geldi. Çünkü bu söz, sadece bir ev ilacı önerisi değil, aynı zamanda kültürel bir refleksin ifadesiydi. “Doğal olan iyidir” önermesi, bireysel sağlık davranışlarımızı bile biçimlendiren toplumsal bir inançtır. Bu yazı, göze çayla pansuman yapma pratiğini yalnızca sağlık açısından değil, toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratikler bağlamında incelemektedir.

Doğallık ve Gelenek: Toplumsal Hafızada Şifa Arayışı

Göze çayla pansuman yapmak, tıbbın değil kültürün öğrettiği bir eylemdir. Anadolu’nun birçok yerinde, “Çayın mikrobu alır” sözü nesiller boyunca aktarılmıştır. Bu söylem, doğanın iyileştirici gücüne duyulan inancın bir uzantısıdır. Modern tıbbın karmaşık dili karşısında, insanların “doğal” olarak tanımladıkları çözümlere yönelmesi, aslında toplumsal güvenin yönünü gösterir. Toplumun modernleşme sürecinde tıp kurumuna tam anlamıyla güvenmek yerine, kendi deneyimlerine dayalı bilgiyi sürdürmesi, geleneksel bilginin toplumsal kimlik inşasındaki rolünü de güçlendirir.

Bu noktada, göze çay sürmek gibi davranışlar yalnızca sağlıkla değil, aynı zamanda “bizim yöntemimiz” diyerek aidiyet kurma biçimiyle de ilgilidir. Doğal olanı seçmek, modern tıbbın otoritesine karşı sembolik bir direniştir.

Cinsiyet Rolleri ve Bakım Kültürü: Kadınların Şifa Eli

Toplumsal cinsiyet rolleri, bu tür geleneksel sağlık pratiklerinin taşıyıcılığında önemli bir yer tutar. Kadınlar, tarihsel olarak aile içinde bakım ve iyileştirme işlevinin merkezinde bulunmuştur. Anneanne veya babaannelerin “gözüne çay bastır” önerisi, bir bilgi aktarımının yanı sıra, kadınların toplumsal rolünü de pekiştirir. Bu durum, kadınların ilişkisel bağlara —yani şefkat, bakım, empati gibi değerlere— odaklanma eğilimini gösterir.

Erkekler ise daha çok yapısal ve işlevsel alanlarda —örneğin geçim sağlama, karar alma veya koruma gibi rollerde— konumlanmıştır. Dolayısıyla bir erkek, gözü ağrıdığında doktora gitmeyi tercih ederken, bir kadın önce evdeki “doğal çözüm”ü dener. Bu fark, sadece biyolojik değil, kültürel bir inşa sürecinin ürünüdür. Kadınların şifa veren elleri, toplumsal dayanışmanın en eski biçimlerinden biridir.

Toplumsal Normların Gözle Görülmeyen Etkisi

Bir toplumsal norm olarak “doğal olan iyidir” düşüncesi, bireylerin sağlık kararlarını doğrudan etkiler. Özellikle dijital çağda bile, sosyal medya platformlarında “doğal bakım önerileri” hızla yayılmakta, toplumsal onay mekanizması dijital ortama taşınmaktadır. Göze çay sürmek gibi bir eylemin “doğru” olup olmadığı artık tıptan ziyade sosyal çevre tarafından belirlenmektedir. İnsanlar çoğu zaman “zararı yok ki” diyerek bu pratikleri sürdürür. Bu ifade, modern bireyin risk algısını toplumsal rıza ile yeniden şekillendirdiğini gösterir.

Modern Bilimle Gelenek Arasında Sıkışan Birey

Modern tıp, göze çayla pansuman yapmanın doğru olmadığını açıkça belirtir. Çünkü çay, her ne kadar antioksidan barındırsa da steril değildir ve enfeksiyon riski taşır. Ancak bu bilgi, toplumun kolektif hafızasındaki “çay iyileştirir” inancıyla çatışır. Birey, burada iki otorite arasında kalır: biri bilimin soğuk aklı, diğeri kültürün sıcak dokusu. Bu ikilem, modern toplumlarda görülen “bilimsel bilgi – halk bilgisi” geriliminin tipik bir örneğidir.

Sonuç: Gözle Değil, Zihinle Görmek

Göze çayla pansuman yapmak, sadece yanlış bir sağlık uygulaması değil; toplumsal olarak yerleşik bir düşünme biçiminin yansımasıdır. Bu davranışın kökleri, bilimin dışında kalan ama sosyal anlamda derin bir yere sahip olan güven, aidiyet ve doğallık kavramlarına uzanır. Bu nedenle, çayla pansumanı eleştirmek yerine, onu anlamaya çalışmak; bireyin kendi kültürel bağlamında neden bu tercihi yaptığını çözümlemek gerekir.

Okuyucu olarak senin deneyimin ne? Senin çevrende de “doğal olan” her zaman “doğru olan” mı sayılır?

Belki de asıl sorumuz şu olmalı: Biz, gözümüze ne sürdüğümüzden çok, zihnimize neyi sürdürüyoruz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betci girişsplash